18 Ekim 2009 Pazar

ÇEPNİ ATASÖZLERİ VE DEYİMLERİ

Erikenin başına kar yağar.
El atına binen tez iner.
Doğacak oğlak bokundan belli olur.
Ebe çok olunca bebek ters doğar.
Atın nalını mıhını hesap eden at alamaz.
Horana giren terler.
Yavaş atın çiftesi bek olur.
Sıçan işenüğünün demene faydası vardır.
Erken kalkan yol alır.
Veren el alan elden iyidir.
Oğul ocaktan ayran bucaktan.

14 Ekim 2009 Çarşamba

ÇEPNİ SÖZLÜĞÜ

Çepni Sözlüğü [değiştir]
-A-
Abrul : Nisan ayı
Accuk : Azıcık
Açkı : Yufka
Adref : Etraf
Afkurmak : Havlamak
Afur :
Ağanamak : İnlemek
Ağıl : Küçükbaş hayvan ahırı
Ağırşak : Eğerceğin yuvarlak parçası
Ağnama :
Ağrı : -den doğru anlamında bir edat
Ağuşuk : Yarı açık
Ahaca : İşte burada
Akak : Ormanda artık suyu olmayan, dibi taş, eski su yolu
Akınmak : Kaymak
Akşamın darı:
Akunduruk:
Akunduz :
Alaf : Hayvana verilen bitki demeti
Alamuk : Yağmurdan sonra güneşin bulutların arasından tesirli bir şekilde vurması
Alemeşkere: Alenen, insanlar görecek-duyacak şekilde
Alıç :
Amarat : Alet edavat
Andır : İşe yaramaz, fena, kötü
Andır galsın: Yerin dibine geçsin
Angaz : Büyük, ağır ve hantal eşya
Anlak : Meydan
Annaklamak: Gözlemek, bakmak
Angırmak : 1) Avazı çıktığı kadar bağırmak 2) Eşeğin anırması
Anuk : Nane
Argış : Yük taşırken yaklaştırmak için daha yakın bir yere bırakmak
Arkuru : Paralel
Arkurulamak: Yan tarafa doğru gitmek
Aşana : Geleneksel evlerde mutfak
Aşki : Tevekkeli
Atlamak : Ayıklamak
Ateşlük : Ocaklık, Ateşlik, Geleneksel evlerde ateşin yakıldığı kısım
Avara : Boş gezen
Avu : Ağu Zehir
Avuz : Yeni doğurmuş hayvanın koyu sütü, ağız
Ayam : Hava, hava durumu
Ayama : Lakap
Ayı otu :
Azık : Yiyecek

-B-
Baca :
Bad : Koyun geceleme yer
Baduç :
Baldıran :
Balya :
Balta :
Bardabaş : Çok gürültü yapan kişi
Başşak : Soğlama Fındık toplandıktan sonra geri kalan artıklar
Bat :
Bayak : Az önce, demin
Bazlama : Bir tür sac ekmeği
Bed : Kötü, çirkin
Bek : Sert
Bel :
Belertmek:(gözünü)1) Gözlerini iyice açmak 2) Gözünü açarak korkutmak
Bere : Koyunların sağıldığı yer
Beter : Çok, fena
Bezene : Bezelye
Bıldır : Geçen yıl
Biçmek :
Bittuma : Citduma Azıcık
Boran :
Boydak : Tek başına, başıboş
Boynuz :
Bozaltı : Alaca karanlık
Böce : BöğceFasülye
Böğünek :
Böğürtlen:
Böön : Bugün
Budak :
Bulanuk :
Burkmak :
Buymak : Üşümek
Bük :
Büngüldemek: Yerinde duramamak, oynamak

-C-
Caga :
Caht : Gayret, çaba
Camış : Bir büyükbaş hayvan türü
Cablama : Fraktıya yatay olarak çakılan çıta. İnce uzun yontulmuş ağaç
Caranak : Sağanak yağmur
Caydak : Tek başına, yalnız, çıplak
Cazı : fesat kadın
Celecoş : Keş'ten yapılan bir tür yemek
Celep :
Cenik : Giresun Dağlarının kuzeyinde kalan yöre ve bu yöredeki köyler
Cennet çiçeği :
Cereme : Zahmet, eziyet, sıkıntı
Cereyan :
Cıbaca :
Cıbban : Alkış
Cıbıldak : Çıplak
Cıdık : Tuzak
Cıftır : gibiÇok hızlı bir şekilde
Cılga : İnce su yolu
Cımbış : Komik, şaka
Cıngıl : Bir nevi tenekeden yapılmış kulplu su kabı
Cırıtta : Bir tür hamur kızartması
Cırmak : cıymak: Ağaç kökünün uzantıları
Cıscıbıl : Çırılçıplak
Cıvık :
Cıvırtmak: İshal olmak
Cicik : Meme
Cıddık : Cındık, Ufaklık, sevimli çocuk
Cinibiz : Keskin zekalı, hafızası kuvvetli
Citduma : Bitduma, Azıcık
Cilim : Çok yapışkan bir tür çamur
Cimbar : Harabe yer
Cimcük :Cimcik, Çimdik

-Ç-
Çakal Yağmuru: Aniden bastıran kısa süreli yağmur
Çakır : Bir bayan ismi
Çakır Gözlü : 1) Renkli gözlü 2) Ela gözlü
Çakmak taşı :
Çalık :
Çalpamak :
Çalkalamak
Çam :
Çangal : Fasülye sırığı
Çapmak : Koşmak, ivmek
Çapula : Eskiden giyilen bir tür ayakkabı
Çaput : Eski elbise
Çara : İnekten gelen akıntı
Çardak :
Çarpı :
Çaruk : Ayakkabı
Çat : İki dere veya yolun birleştiği yer
Çatmak : Rastlamak, rast gelmek
Çavgun : Çağulgun, Esintili yağan yağmur
Çayır :
Çaytak : Bacakları dışa doğru eğri kimse
Çeç : 1) Ayıklanmış fındık 2) Madeni para
Çekek : Küçük gemi barınağı
Çekişmek :
Çencik : ÇencükKapı mandalı
Çengel :
Çentiği : asdar'dan yapılan bir tür çanta
Çentik : Çentük Çizik
Çepni : Çepniler, Türkiye Türklerinin ataları olan oğuzlar'ın 24 boyundan Üçoklar'ın Gökhan kolundan , dört oğuldan biridir. (Bayındır, Peçenek, Çavundur, ve Çepni)
Çettüğüm : Kördüğüm
Çerkez Bıçağı: Yöreye özgü hamsiye benzer küçük bıçak
Çıkıntı :
Çıkma :
Çıngı :
Çıpırtlak: Çok renkli, rengi parlak, alacalı bulacalı
Çıra :
Çifte koşmak :
Çiğse : İnce yağan yağmur, çiğse
Çileklik : Çalı çileği. Yaprağından çorba yapılır
Çimmek : Yıkanmak, yunmak
Çiriş :
Çitemek : Dikmek, tutturmak
Çivit : Limon, mandalina gibi meyvelerin çekirdeği
Çoban :
Çort : Dikenlik yer
Çotanak : Birkaç fındıktan oluşan fındık demeti
Çöğür : Mısırın biçildikten sonra toprakta kalan kısmı Çökelek : Çölük : Küçük ağaç parçası Çömen : Otluk
Çöpür :
Çörek :
Çörtük :
Çöte : Darı anbarı
Çömez : Ufak çocuk
Çükelik : Çükelük, Çökelek
Çürük Ayı: Temmuz ayı. Ağustos ve Temmuz çürüklük ayları olarak bilinir.

-D-
Da : Anlamı güçlendiren ek
Dadduk : Sevimli, tatlı
Dana :
Danalık :
Darı :
Darlanmak: Sıkılmak, bunalmak
Dasdar : Yün kilim
Davar :
Davun : Kötü, andır
Dayaşgan :
Debertmek:
Debelenmek
Demen : Değirmen
Demin : Az önce
Depebızdık: Takla
Depmek :
Derbey : Bir tür lastik ayakkabı
Deste :
Deydağa : İşte orada
Deyha : İşte şurada
Deynek :
Dibek : Tahıl tanelerini dövmeye yarayan taştan oyulmuş araç
Depük : Kuru
Dible : Giresun'a has bir yemeğimiz
Dikme :
Dimdirek :
Dinenmec :
Dişemek : Yontmak, keskinleştirmek
Ditmek :
Divrin : Bir ağaç türü
Divron : Ucu V şeklinde uzun sopa
Divrun :
Dizlik : Uzun erkek donu
Dobuç : Sivriliğini kaybetmiş, körelmiş
Dolanger :
Dozik : Dangalak
Dozirik arı :
Dönderme tavası :
Dönemec :
Döşeme :
Duman : Sis
Dundar : Üstü kapalı yer, sığınak
Dut :
Düdek : Ham, olmamış meyve
Düdüklük :
Düşün : Mola, ara
Düve :

-E-
Ebeguşağı: Gökkuşağı
Ebrimek : 1) Erimek 2)Eskimek
Efrini almak: Acıdan dolayı aklını almak
Eğercek : Yün eğirme aleti, kirman
Eğmek :
Eğratlık : Bir tür imece
Ehe : l Ehil, usta
Ekinci : Güneyli (Şebinkarahisar, Alucra, Çamoluk, Gümüşhane yöresi insanı)
Ekşimek :
El demeni:
Elik keçi: Dağ keçisi
Ellik : Eldiven
Emi : Amca
Encamı : Topu topu
Enük : Kedi köpek yavrusu
Erikmek :
Erinmek : Üşenmek
Ermek :
Eşek dikeni:
Eşkere : Alenen, açıktan
Eşik :
Evelek :
Evlürmek : Yetmek
Evsi : Öğseğ, Bir kısmı yanmış odun parçası
Evşün : Ekmek çevirmeye yarayan alet
Evza : Kibrit
Ey : Bir seslenme edası
Ey vermek: Seslenmek, çağıran kişiye cevap vermek
Eyhe : Sana göre hava hoş
Eylenmek : Oyalanmak
Ezeltere :

-F-
Fagaz : Bir armut türü
Fanila : Kollu atlet
Farfara : Bir tür meşale
Farimek : Hafiflemek, rahatlamak
Faşırtı : Parazit, Cızırtı
Fayrap : Birden alevlenen ateş
Felfekiç : Paramparça
Fene : Çok
Fer : Derman, hal, kuvvet
Feşel : Yaramaz
Fetir : Sac üstünde yapılan bir çeşit kızartma
Fıraktı : Fırfıkıç : Ağzına kadar dolu
Fırıç : Pişmiş meyve
Fırın :
Fışkı :
Dışkı Fışırtmak: Fırlatıp atmak
Follamak : Kabuğunu ayıklamak
Foni : Bir ucu geniş, bir ucu dar; kaplara su doldurmaya yarayan gereç, huni
Fosaldak : Suyunu çekmiş
Fösük : Dişsiz, dişleri dökülmüş
Fraktı : Örme çit
Fuzuli : Boşu boşuna

-G-
Gabalak : Galdiriğe benzer bir bitki
Gaban : Kaş, yamaç
Gaccuk : Kadar
Gacır : Yaş fındık kabuğu
Gagiliç : Biçimsiz, tipsiz
Gagit : Kuru, dölsüz
Galdirik : Dere kenarlarında yetişen, turşusu da yapılan bir bitki türü
Galemlik : Bacanın üstüne, kuşların yuva yaptığı bölüm, bir nevi baca kapağı Gam : bakKel Ganayaklı: Sakin, uysal
Gararbazar: Göz kararı, aşağı yukarı
Garcaşturmak: Tahrik etmek, karıştırmak
Garer : Karar, tam kıvamı
Garsamba : Ev içindeki eşya kalabalığı
Garduk : Patates
Gasavet : gasevet, Dert, sıkıntı
Gasmuk : 1)Kabuk 2) Kusmuk
Gasmuk bağlamak: Pislikten adeta katran bağlamak
Gavsun : Fındığın dışındaki yeşil kabuk
Gavun Armudu: Bir armut çeşidi
Gavunç : Hadım
Gaybana : Kahrolasıca, andır, hayrı dokunmayan
Gayda vurmak: Türkü söylemek
Gaydelenmek: Genellikle kendi kendine yavaş ritimli türküler söylemek
Gazel : Dökülmüş yapraklar
Gebiç : Kenarı olmayan
Gecin : Ayıklanmış fasülye kabuğu
Geçi : Ğeçi, Pis kötü şey, kötü insan, domuz
Gedik : Gedük, Oyuk
Gegecen : Bir çeşit orak
Gelçek : Seyyar merdiven
Gelincik : Kediden küçük, fareden büyük
Gerevi : Dal eğmeye yarayan ucu bükük sopa
Gıbrağa : Kurbağa
Gıdık : Küçük yumurta sepeti
Gıran : Köyün ya da mahallenin genellikle merkezine yakın, boş ve düz arazi
Gırnap : Gınnap, İp
Gırklık : Koyun kırpma aleti
Gırkmak : Kırpmak
Gışmık : Hayvan tekmesi, çifte
Gıynak : Tekleme fındık gavsağı
Girebi : Küçük balta
Glik : Sacda yapılan küçük ekmek
Gofil : Kofil, Fıçı
Goğoz : Goğuz, Aralı, hafiften açık(kapı)
Gogil : Saçların örülüp, başın arka tarafına 2 parça halinde toplanmasıyla oluşan saç demetinin her biri
Gohnik : Kohnik: Yaşlı kimse, moruk
Golan : Odun taşırken sırta sarılan ip
Gostik : patates
Goşam : İki eli birleştirerek yapılan büyük avuç
Got : Kot , Eski bir ölçü birimi
Gölük : Hayvan sürüsü
Güçük Ayı: Şubat Ayı
Göğnü : İyice olmuş meyve
Göğnümek : Meyvenin kararıp yumuşaması
Göreslenmek: Göresi gelmek
Göz : Suyun çıktığı yer, kaynak
Gumbul : Büyük sepet
Guruş Taşı: Evin ateşliğindeki çıkıntı taşı
Guvak : Kepek
Guytak : Çukur, kuytu
Güman : Umut
Gübür : Küpür, Pislik ve toz kırıntısı
Gülk : Kuluçka
Güni : Güney
Güve : Tahta kurusu
Güvenek : Bir tür iri sinek
Güzine : Bir tür soba

-H-
Ha : Anlamda kesinliği artıran bir nevi önek
Haole : Böyle, şöyle, öyle
Habu,Haşu,HauBu, şu, o Habura : Haşura, HauraBura(sı), şura(sı), ora(sı)
Hacat : İhtiyaç
Haccak : Güzel
Haçan : 1) Madem 2) Ne zaman
Haçan ki : Ne zaman ki
Halefet : Muhabbet, sohbet
Halik : Küçük taş
Halpıtmak: Yoğurt yemek
Haltuk : Buzağının boynundaki ip tasma
Hapahap gelmek: Karşı karşıya, yüz yüze gelmek
Happak : Sade yoğurt
Harar : Büyük örme sepet
Harın : Dayanıksız
Harız : Boş bırakılan arazi
Harman :
Hartama : Çatıyı kaplayan tahta
Haset : Kıskanç, fesat
Haşindi : Tam şimdi
Haşlak : Yakıcı, kavurucu
Hatça : Hatice adının yöresel söylenişi
Havruz :
Havse : Hafize adının yöresel söylenişi
Hayana : Önden
Hayat : Evin girişi, antre
Helenpir : Külüstür, angaz
Helim : Halim adının yöresel söylenişi
Helle : Un çorbası
Henkimek : İhtiyarlamak
Hennük : Toprağı suya doyuran yağmur
Hepek : Gizli geçit kapağı
Heri :
Herk : Tarlaların sürülmesi işi
Hers : Hırsla karışık sinir
Herslenmek: Sinirlenmek
Hevlane : Küçük tencere
Heyiklemek: Hayvanın ürkerek kulak kabartması
Hılli : Göründüğü gibi olmayan, sinsi
Hıltak : Gevşek, tıkız olmayan
Hınkırmak: Sümkürmek
Hırp etmek: Örtmek
Hırtlamak: Ezerek parçalamak
Hışır : Eski, kırık dökük
Hızan : Çocuk ve torunlar
Hızar : Büyük testere
Hızım darı: Zayıf mısır
Him : Duvarın temelinin oturduğu çukur
Hirtik : Dirliksiz, fesat çıkaran
Holasa : Gelişigüzel yapılan iş
Hollamak : Ayıklamak, follamak
Honça :
Hemençe: Küçük yün torba
Hopalak : Tombul
Hopçurmak: Bir şeyin içine zıplayarak atlamak
Hopul : Unun tortusu
Hora geçmek: işe yaramak, hoşa gitmek
Horon : Kemençe ve tulum(gayde) ile oynanan yöresel oyunumuz
Horsa : Heves
Horsasını almak: Hevesini almak
Horsası geçmek: Hevesi geçmek
Hortik : Ayı yavrusu
Hoşkil : Kumar
Hoşgıran : Bir tür bitki
Hoşmak : Bir yemeğimiz
Hozan : Sık çalılık
Höl : Islak
Höldirik : Dandik, adi yapılı eşya
Hörelenmek: Kafa tutmak, dayılanmak
Höshöldüremük: Tadına varılamadan alelacele içilen çay
Höşül : 1) Bulanık sıvı 2)Çayın dip kısmı
Hulukçu gibi gezmek: Kalabalık bir halde ve çokça gezmek

-I-
Ihlamur :
Ilık :
Ilıştırmak:
Imımak : Isınmak
Imıklık : ne sıcak ne de soğuk
Irgamak : Sallamak, hareket ettirmek
Irganmak :
Irgat : Amele, işçi
Irıb : Yöntem, püf noktası
Islanmak :
Islık :
Istınka : Ağzına kadar dolu
Işgın : Fındık filizi

-İ-
İçlik : Gömlek
İç yağ :
İğde :
İğdiç : Eğri bacaklı
İkretmek : Tiksinmek, nefret etmek
İlenmek : Beddua etmek
İlif :
İlistir : Metal kevgir
İlkmek :
İlmek :
İmeci :
İn :
İndem : O kadar da
İp :
İrepata : Ekmek yapmaya yarayan yassı alet
İs :
İsiyin : Hüseyin adının yöresel söylenişi
İskembe :
İşmar etmek: Baş, göz ve elle işaret etmek
İt :
İyicene : Hepten, iyice
İzavra : Köle, amele
İzinname :

-K-
Kalaylamak:
Kakmuklamak: Yumrukla itip kakalamak
Kaliser : Şebinkarahisar
Kapmak :
Karakış Ayı: Aralık ayı
Kara lastik: Lastik ayakkabı
Karanlığa kalmak :
Karatağuk : Bir çeşit kuş
Karşılama : Kemençeyle oynanan bir Giresun oyunu
Katakulli: Oyun, üçkağıt
Katuk : Ayran
Kavuma : gitmek
Kaynarı : Ölmeyesice
Keçemen : Kertenkele
Keçibaş : Kafasının kenarları saçlı, ortası kel kimse
Kefe :
Kelçük : Meyve koçanı
Kelem : Karalahananın kökü, soyulup yenir
Keleplemek: Fırlatıp atmak
Keler :
Kelif : Basit baraka
Kemçük : Biçimsiz, çukurca
Keme : İri fare
Kemre : Hayvan gübresi
Kenef : Tuvalet
Kerinti : Tırpan
Kesek : Kötek, Kısa çubuk
Kesmük : Kösmük, Dövülürken savrulan tahıllar
Keşan : Yöreye özgü çubuk desenli şal
Keşgül : Su kabağı
Keşik : Sıra
Keşir : Meyvenin yenilmeyen kısmı
Keyfanı : Kocakarı, ihtiyar kadın
Kıble : Güneyden esen rüzgar
Kırklık :
Kırpmak :
Kışılamak :
Kıymık : İnce odun parçası
Kile : Eski bir ölçü birimi
Kiraz Ayı : Haziran ayı
Kiraz Duzlusu: Kirazı soğanla kavurarak yapılan bir yemek
Kirman : Yün eğirme aracı
KirkoTirizme: vurma aleti
Kittik : Küçük sabun parçası
Kodaman : Yaşlı ve zengin kimse
Kofil : Fıçı
Konuşuk : Laf, konuşulan şey, söz
Kopça : 1)Düğme 2)Kısa bacaklı kimse
Kopuk : Serseri, it gibi gezen
Korgon çorbası: Mısır çorbası
Koruk : İçi boş fındık
Köm : Ağır
Kömeç : Kuru ağaç parçası
Köstü : Köstebek
Köstere : Yuvarlak bileme taşı
Köz : İyi yanmış odun, kömür, kor
Kuma : Aynı erkekle evli kadınlar
Kurt atmak:
Küpbaş : Koca kafalı, kafası büyük
Küpü : Baltanın sırtı
Kül :
Külek kafalı: Koca kafalı, kafası büyük
Küllemek :
Kümbül :
Kürtük : Dağlarda yazın bile erimeyen kar yığını
Kürün : Sulama amacıyla içi oyuylmuş ağaç
Küskülemek: Gaza getirmek
Kütmek : Küçük tahta tabure
Kütük :
Küveç : güveç, Ağaçtan yapılmış kap

-L-
Laz armudu: Giresun'a has bir armut türü
Leftir :
Lobya : Lomya, Fasülye
Lobut : 1) Büyük değnek 2) Şişman ve iri adam
Löç : Çok ıslak, suya doymuş
Lülemek : Bir şeyin ucunu yontmak

-M-
Mabeyin : Oda
Macir : 1) Göçmen 2) Gürcü (Acaralı)
Macirce : Macirlerin konuştukları dil; Gürcücenin Acara şivesi
Mada : İştah
Mafir : Defa, kez, kere
Mahna : Sebep, semete
Mahnaliğin: Sebebine, sayesinde
Makluvat : Zayıf yabani hayvan
Makta : Orman kesim işleri
Malak :
Mam : Bir tür oyun
Mastı : Sepet çubuğu
Maraz : Ruhi hastalık, sıkıntı
Marşaba : Su kabı, maşraba
Maşat :
Mavzer : Tüfek
Mazı :
Medek : Dişi manda
Meğel : Küçük geniş çapa
Meh : Buyur, al
Mendabur : Aşırı derecede pis insan
Merek : Serenti'ye benzer yapı, ot saklanan yer
Merulcan : Taze diken ucu
Miyese : Meyse, Miyase adının yöresel söylenişi
Mısgıç : Cimri
Mısmıl : Uyuşuk, tembel
Misir : Bir çeşit domates
Mamali :
Momuli: Peynir kurdu, küçük böcek
Mostra : Mudara : Sağlam olmayan kalitesiz
Mugalif : Zayıf, dayanıksız
Mundar : Pis
Musmul :
Mühkem : Sağlam

-N-
Nacak : Küçük et doğrama baltası
Nal :
Namazlağ : namazlık, Seccade
Nebri :
Nene : Nine, babaanne ve anneanne
Nezük : Nezik, Güzel, tatlı

-O-
Obuz : Büyük su arkı
Okaru : Okarı, Yukarı
Orak ayı : Temmuz
Osmak : Kıyaslamak, vuruşturmak
Oslama : Boşuna
Oyrak : Çukur arazi

-Ö-
Ödlek : Korkak
Öğürsemek : Örsemek, İneğin boğa istemesi
Öklemek : Bağlamak
Örkenmek : Taklit etmek, özenmek
Örcünleşmek : İnatlaşmak
Ötürmek : 1) İshal olmak 2)Kötü kelimeler kullanarak konuşmak

-P-
Paçka : Küçük ev, serentiye benzer yapı
Padar : Çamın dış kabuğu
Pağaç : Külde yapılan ekmek
Pahal : Kıskanç, çekemeyen
Palak : Ayı yavrusu
Palan : İnce minder
Palaz : Bir fındık türü
Palas Pandıras: Apar topar, Patır kütür
Paldır :
Pancar : Karalahana
Papara : Dayak
Parabelli : Bir tür silah
Pasa : Habire, devamlı
Pattangoç : Bir çeşit oyuncak silah
Patoz : Fındık çekme makinası
Payandura : Destek
Paykırtmak: Kaçırmak
Pee : Taş duvar
Pelit : Meşe ağacının meyvesi, palamut
Pere, Bere: Koyun sağma yeri
Pervaz : Kapı, pencere kenarları
Pestil :
Peş : Ek, yama, arka
Peşgir : Havlu
Pezük : Pazı bitkisi ve yemeği
Pıddak : Patlamış mısır
Pıtırak : Dikenli tohumu elbiselere yapışan bir ot
Picali : Bezelye
Poğol : Poğul, Suda pişmiş mısır
Pontul : Pantolon
Port : Taranan yünün işe yaramaz bölümü
Pöstekisi Çıkmak: Pestili çıkmak
Pur : Sert kumlu toprak
Putana : Tahta turşu saklama kabı
Pür : Çamın iğne gibi olan yaprakları

-R-
Rafan gitmek: Çok hızlı ilerlemek

-S-
Sac :
Sacayak :
Sadır : Sidik
Sağrak : Yağ saklama kabı
Sahan : Bakır kap, tabak
Sakırca : Beyaz çiçekli, kökü yumurtayla kızartılarak yenen bir tür bitki
Sakattak : İnsana yapışan böcek
Saplıyak : Metal yemek kepçesi
Sarıca arı: Balsız bir arı türü
Sasuk : Tatsız
Say : Kır, düz olmayan taşlık yerler
Sazmak : Islak çimen, bataklık
Sef : Yanlış, hata
Seğiretmek: Fırlayıp koşmak
Semete : 1) Vasıta, sebep 2)Uyku mahmurluğu
Sepetbaş : İçi boş kafalı
Serenti : Yöreye has bir yapı, bir nevi kiler
Sıçan : Küçük fare
Sırappa : Sıraya dizili
Sırgan : Isırgan otu ve yemeği
Sibek başlı: Gıcık, aksi, inat Simelek : Uyuşuk
Simbelibitdik : Saklambaç
Sini : Sinmek : Saklanmak
Siron : Giresun'a has yufkadan yapılan yoğurtlu bir yemek
Sitil : Kulplu su kabı, bakraç, kova
Soyka : Hayırsız, kötü, belalı
Sökütmek : Üstünü başını çıkartmak
Söve : Kapı pencere kasası, çerçevesi
Söykenmek : Yaslanmak, Uzanmak, yatmak
Sulu Sepken: Sulu yağan kar
Suluk : Süzme konulan yer
Süflü : Pasaklı
Sümüç : Parmak boyunda ölçü birimi
Sümsük :

-Ş-
Şalak : Geçmiş salatalık
Şavgu : Şevki adının yöresel söylenişi
Şelek : Harar'ın küçüğü
Şenlik : Evin önünde yemeklik sebze yetiştirilen küçük bahçe
Şişek : Genç erkek koyun

-T-
Taflan : Kiraz'a benzer bir meyve,
Karayemiş, Anadolu'da Laz kirazı olarak da bilinir.
Taflan Tuzlusu: Taflan'dan yapılan Giresun'a has bir yemek
Takı atmak :
Takı takmak
Takkuma : Yöreye has bir kuş
Talanmak : Habire birşeylerle uğraşmak
Talaş :
Tam : Ahır
Tangıramak:
Taran : Sudaki taşın altındaki boşluk
Tas :
Tasal : Takatsiz, tembel
Tasattuk etmek: Dağıtmak
Taşkın : Sel
Tavuk mantarı :
Tay : Yük, parça
Taylanmak : Hazırlanmak
Tecen Peyniri: Giresun'a has bir peynir
Tehin : Çok hızlı hareket eden küçük bir hayvan
Tehin gibi: Atik olmak, eli çabuk olmak
Telis : Seyrek dokunmuş bir çeşit çuval
Teke :
Tekmük : Tekme
Tekne :
Tekne Gazuntusu: Son çocuk
Telaşiya Kalmak: Telaşa düşmek, telaşlanmak
Telef : Canı çıkmışçasına yorgun
Telef Tasal: Yorgun argın
Telesimek : Susamak
Tepmek :
Tepük :
Terek : Tahtadan raf
Tesbermek : Kurumak
Tezcek : Çok aceleci
Tevek : 1)Asma dalı 2) Soy
Tevekkel : Sakin, ganayaklı
Tez : Çabuk, hızlı bir şekilde
Tıkız : Sıkı sıkıya kapalı
Tıman : Don
Tırmıt : Mantar
Tırpan :
Tibal : Giyiminde çok titiz olan
Tili : Yemek seçen
Tirizme vurmak: Toprağı kazarak kökleri çıkarma
Tohum :
Tokalak :
Toklu : Kuzunun büyüğü
Tomruk :
Topur : Çoklu fındık çotanağı
Topuz :
Tosarmak :
Tosun :
Tulum : 1) Bir tür peynir 2)Giresun'da da kullanılan bir çalgı aleti, Gayde
Tutuşturmak :
Tuzluk :
Töngel : Bir tür muşmula
Tülemek : Oluşmak meydana gelmek
Tünek : Kuş tüyü
Tünemek :

-U-
Ufra : Hamurun yapışmaması için tahtaya atılan un
Ula : Bir hayret ve sesleniş nidası
Uluk : Pis, pasaklı,kötü kadın
Ulumak :
Unnama : Unlu lahana çorbası
Urgan :
Uruf olmak: Üzülmek
Uslu : Köyün ve ailenin büyükleri, sözü geçenleri
Usulca : Yavaşça
Uşak : Erkek evlat
Uyartmak : Uyandırmak

-Ü-
Übrük :
Üğrümek : Yavaşça sallamak
Üğüm : Fındık ocağı
Üğütmek :
Ürmek :
Üst :
Üşmek : Eşmek, eşelemek
Üveç : Yaşı gelmemiş erkek koyun

-V-
Vezne kantarı :
Vire : Daima, devamlı

-Y-
Yaba :
Yağlaş : Muhallebi
Yal : İnek yemeği
Yalak : 1) Hayvanların su içmesi için çeşme altlarında oluşturulan çukur yer 2.İnsanın sırtının ortasındaki çukurluk
Yalavu : Alev, kıvılcım, ateşin sıcaklığı
Yalavuz : Yalnız, tek başına
Yalmaç :
Yama :
Yar : Uçurum
Yara otu :
Yarma :
Yarmak :
Yarmança : Yarılmış odun
Yasan Olmak: Ortadan kaybolmak
Yaşar :
Yaşmak : Başörtüsü
Yavşu : Mısır tarlasında yetişen bir tür ot
Yavuncumak: Ezilip büzülerek yalvarıcı tavır alma
Yaykın : Kızılağaç
Yayık :
Yayla :
Yaylım :
Yayma :
Yaymak :
Yayuk : 1) Ayran 2)İçinde bu ayranın yapıldığı tahtadan ve uzunca eşya
Yazlatmak :
Yer elması:
Yerişmek :
Yer soğanı:
Yeylik : Hafif
Yesir : Ebelemece türü bir oyun
Yıkışmak :
Yitmek : Kaybolmak, gözle görünmez olmak
Yivtin : Bir bitki türü
Yokuş :
Yolcu etmek :
Yolluk : Kilim
Yolmak :
Yonca :
Yonmak :
Yosun :
Yuğurmak :
Yuka : Suyun derin olmayan kısmı
Yular :
Yumak :
Yummak :
Yunmak : Yıkanmak, çimmek
Yüğrük :

-Z-
Zabacca : Sabahleyin
Zağar : Uyuz köpek
Zara : Un yapılan mısır ve buğday
Zatiberi : Zaten, eskiden beri
Zeğele : Akşam, akşama, akşamüstü
Zembelek :
Zemheri ayı :
Zenget :
Zengetlemek :
Zıbıç : Sebze ve meyvenin sap kısmı
Zıpçık : Taze daldan yapılan bir çeşit müzik aleti
Zıpka : Yöreye özgü paçası dar, üstü bol pantolon
Zivzik : Küçük fare
Zorlu : Zollu, Güzel, güçlü kuvvetli
Zorunan : Zorla
Zote : Saklambaç oyununun yöredeki adı
Zumbuk : Yumruk