14 Ekim 2009 Çarşamba

ÇEPNİ SÖZLÜĞÜ

Çepni Sözlüğü [değiştir]
-A-
Abrul : Nisan ayı
Accuk : Azıcık
Açkı : Yufka
Adref : Etraf
Afkurmak : Havlamak
Afur :
Ağanamak : İnlemek
Ağıl : Küçükbaş hayvan ahırı
Ağırşak : Eğerceğin yuvarlak parçası
Ağnama :
Ağrı : -den doğru anlamında bir edat
Ağuşuk : Yarı açık
Ahaca : İşte burada
Akak : Ormanda artık suyu olmayan, dibi taş, eski su yolu
Akınmak : Kaymak
Akşamın darı:
Akunduruk:
Akunduz :
Alaf : Hayvana verilen bitki demeti
Alamuk : Yağmurdan sonra güneşin bulutların arasından tesirli bir şekilde vurması
Alemeşkere: Alenen, insanlar görecek-duyacak şekilde
Alıç :
Amarat : Alet edavat
Andır : İşe yaramaz, fena, kötü
Andır galsın: Yerin dibine geçsin
Angaz : Büyük, ağır ve hantal eşya
Anlak : Meydan
Annaklamak: Gözlemek, bakmak
Angırmak : 1) Avazı çıktığı kadar bağırmak 2) Eşeğin anırması
Anuk : Nane
Argış : Yük taşırken yaklaştırmak için daha yakın bir yere bırakmak
Arkuru : Paralel
Arkurulamak: Yan tarafa doğru gitmek
Aşana : Geleneksel evlerde mutfak
Aşki : Tevekkeli
Atlamak : Ayıklamak
Ateşlük : Ocaklık, Ateşlik, Geleneksel evlerde ateşin yakıldığı kısım
Avara : Boş gezen
Avu : Ağu Zehir
Avuz : Yeni doğurmuş hayvanın koyu sütü, ağız
Ayam : Hava, hava durumu
Ayama : Lakap
Ayı otu :
Azık : Yiyecek

-B-
Baca :
Bad : Koyun geceleme yer
Baduç :
Baldıran :
Balya :
Balta :
Bardabaş : Çok gürültü yapan kişi
Başşak : Soğlama Fındık toplandıktan sonra geri kalan artıklar
Bat :
Bayak : Az önce, demin
Bazlama : Bir tür sac ekmeği
Bed : Kötü, çirkin
Bek : Sert
Bel :
Belertmek:(gözünü)1) Gözlerini iyice açmak 2) Gözünü açarak korkutmak
Bere : Koyunların sağıldığı yer
Beter : Çok, fena
Bezene : Bezelye
Bıldır : Geçen yıl
Biçmek :
Bittuma : Citduma Azıcık
Boran :
Boydak : Tek başına, başıboş
Boynuz :
Bozaltı : Alaca karanlık
Böce : BöğceFasülye
Böğünek :
Böğürtlen:
Böön : Bugün
Budak :
Bulanuk :
Burkmak :
Buymak : Üşümek
Bük :
Büngüldemek: Yerinde duramamak, oynamak

-C-
Caga :
Caht : Gayret, çaba
Camış : Bir büyükbaş hayvan türü
Cablama : Fraktıya yatay olarak çakılan çıta. İnce uzun yontulmuş ağaç
Caranak : Sağanak yağmur
Caydak : Tek başına, yalnız, çıplak
Cazı : fesat kadın
Celecoş : Keş'ten yapılan bir tür yemek
Celep :
Cenik : Giresun Dağlarının kuzeyinde kalan yöre ve bu yöredeki köyler
Cennet çiçeği :
Cereme : Zahmet, eziyet, sıkıntı
Cereyan :
Cıbaca :
Cıbban : Alkış
Cıbıldak : Çıplak
Cıdık : Tuzak
Cıftır : gibiÇok hızlı bir şekilde
Cılga : İnce su yolu
Cımbış : Komik, şaka
Cıngıl : Bir nevi tenekeden yapılmış kulplu su kabı
Cırıtta : Bir tür hamur kızartması
Cırmak : cıymak: Ağaç kökünün uzantıları
Cıscıbıl : Çırılçıplak
Cıvık :
Cıvırtmak: İshal olmak
Cicik : Meme
Cıddık : Cındık, Ufaklık, sevimli çocuk
Cinibiz : Keskin zekalı, hafızası kuvvetli
Citduma : Bitduma, Azıcık
Cilim : Çok yapışkan bir tür çamur
Cimbar : Harabe yer
Cimcük :Cimcik, Çimdik

-Ç-
Çakal Yağmuru: Aniden bastıran kısa süreli yağmur
Çakır : Bir bayan ismi
Çakır Gözlü : 1) Renkli gözlü 2) Ela gözlü
Çakmak taşı :
Çalık :
Çalpamak :
Çalkalamak
Çam :
Çangal : Fasülye sırığı
Çapmak : Koşmak, ivmek
Çapula : Eskiden giyilen bir tür ayakkabı
Çaput : Eski elbise
Çara : İnekten gelen akıntı
Çardak :
Çarpı :
Çaruk : Ayakkabı
Çat : İki dere veya yolun birleştiği yer
Çatmak : Rastlamak, rast gelmek
Çavgun : Çağulgun, Esintili yağan yağmur
Çayır :
Çaytak : Bacakları dışa doğru eğri kimse
Çeç : 1) Ayıklanmış fındık 2) Madeni para
Çekek : Küçük gemi barınağı
Çekişmek :
Çencik : ÇencükKapı mandalı
Çengel :
Çentiği : asdar'dan yapılan bir tür çanta
Çentik : Çentük Çizik
Çepni : Çepniler, Türkiye Türklerinin ataları olan oğuzlar'ın 24 boyundan Üçoklar'ın Gökhan kolundan , dört oğuldan biridir. (Bayındır, Peçenek, Çavundur, ve Çepni)
Çettüğüm : Kördüğüm
Çerkez Bıçağı: Yöreye özgü hamsiye benzer küçük bıçak
Çıkıntı :
Çıkma :
Çıngı :
Çıpırtlak: Çok renkli, rengi parlak, alacalı bulacalı
Çıra :
Çifte koşmak :
Çiğse : İnce yağan yağmur, çiğse
Çileklik : Çalı çileği. Yaprağından çorba yapılır
Çimmek : Yıkanmak, yunmak
Çiriş :
Çitemek : Dikmek, tutturmak
Çivit : Limon, mandalina gibi meyvelerin çekirdeği
Çoban :
Çort : Dikenlik yer
Çotanak : Birkaç fındıktan oluşan fındık demeti
Çöğür : Mısırın biçildikten sonra toprakta kalan kısmı Çökelek : Çölük : Küçük ağaç parçası Çömen : Otluk
Çöpür :
Çörek :
Çörtük :
Çöte : Darı anbarı
Çömez : Ufak çocuk
Çükelik : Çükelük, Çökelek
Çürük Ayı: Temmuz ayı. Ağustos ve Temmuz çürüklük ayları olarak bilinir.

-D-
Da : Anlamı güçlendiren ek
Dadduk : Sevimli, tatlı
Dana :
Danalık :
Darı :
Darlanmak: Sıkılmak, bunalmak
Dasdar : Yün kilim
Davar :
Davun : Kötü, andır
Dayaşgan :
Debertmek:
Debelenmek
Demen : Değirmen
Demin : Az önce
Depebızdık: Takla
Depmek :
Derbey : Bir tür lastik ayakkabı
Deste :
Deydağa : İşte orada
Deyha : İşte şurada
Deynek :
Dibek : Tahıl tanelerini dövmeye yarayan taştan oyulmuş araç
Depük : Kuru
Dible : Giresun'a has bir yemeğimiz
Dikme :
Dimdirek :
Dinenmec :
Dişemek : Yontmak, keskinleştirmek
Ditmek :
Divrin : Bir ağaç türü
Divron : Ucu V şeklinde uzun sopa
Divrun :
Dizlik : Uzun erkek donu
Dobuç : Sivriliğini kaybetmiş, körelmiş
Dolanger :
Dozik : Dangalak
Dozirik arı :
Dönderme tavası :
Dönemec :
Döşeme :
Duman : Sis
Dundar : Üstü kapalı yer, sığınak
Dut :
Düdek : Ham, olmamış meyve
Düdüklük :
Düşün : Mola, ara
Düve :

-E-
Ebeguşağı: Gökkuşağı
Ebrimek : 1) Erimek 2)Eskimek
Efrini almak: Acıdan dolayı aklını almak
Eğercek : Yün eğirme aleti, kirman
Eğmek :
Eğratlık : Bir tür imece
Ehe : l Ehil, usta
Ekinci : Güneyli (Şebinkarahisar, Alucra, Çamoluk, Gümüşhane yöresi insanı)
Ekşimek :
El demeni:
Elik keçi: Dağ keçisi
Ellik : Eldiven
Emi : Amca
Encamı : Topu topu
Enük : Kedi köpek yavrusu
Erikmek :
Erinmek : Üşenmek
Ermek :
Eşek dikeni:
Eşkere : Alenen, açıktan
Eşik :
Evelek :
Evlürmek : Yetmek
Evsi : Öğseğ, Bir kısmı yanmış odun parçası
Evşün : Ekmek çevirmeye yarayan alet
Evza : Kibrit
Ey : Bir seslenme edası
Ey vermek: Seslenmek, çağıran kişiye cevap vermek
Eyhe : Sana göre hava hoş
Eylenmek : Oyalanmak
Ezeltere :

-F-
Fagaz : Bir armut türü
Fanila : Kollu atlet
Farfara : Bir tür meşale
Farimek : Hafiflemek, rahatlamak
Faşırtı : Parazit, Cızırtı
Fayrap : Birden alevlenen ateş
Felfekiç : Paramparça
Fene : Çok
Fer : Derman, hal, kuvvet
Feşel : Yaramaz
Fetir : Sac üstünde yapılan bir çeşit kızartma
Fıraktı : Fırfıkıç : Ağzına kadar dolu
Fırıç : Pişmiş meyve
Fırın :
Fışkı :
Dışkı Fışırtmak: Fırlatıp atmak
Follamak : Kabuğunu ayıklamak
Foni : Bir ucu geniş, bir ucu dar; kaplara su doldurmaya yarayan gereç, huni
Fosaldak : Suyunu çekmiş
Fösük : Dişsiz, dişleri dökülmüş
Fraktı : Örme çit
Fuzuli : Boşu boşuna

-G-
Gabalak : Galdiriğe benzer bir bitki
Gaban : Kaş, yamaç
Gaccuk : Kadar
Gacır : Yaş fındık kabuğu
Gagiliç : Biçimsiz, tipsiz
Gagit : Kuru, dölsüz
Galdirik : Dere kenarlarında yetişen, turşusu da yapılan bir bitki türü
Galemlik : Bacanın üstüne, kuşların yuva yaptığı bölüm, bir nevi baca kapağı Gam : bakKel Ganayaklı: Sakin, uysal
Gararbazar: Göz kararı, aşağı yukarı
Garcaşturmak: Tahrik etmek, karıştırmak
Garer : Karar, tam kıvamı
Garsamba : Ev içindeki eşya kalabalığı
Garduk : Patates
Gasavet : gasevet, Dert, sıkıntı
Gasmuk : 1)Kabuk 2) Kusmuk
Gasmuk bağlamak: Pislikten adeta katran bağlamak
Gavsun : Fındığın dışındaki yeşil kabuk
Gavun Armudu: Bir armut çeşidi
Gavunç : Hadım
Gaybana : Kahrolasıca, andır, hayrı dokunmayan
Gayda vurmak: Türkü söylemek
Gaydelenmek: Genellikle kendi kendine yavaş ritimli türküler söylemek
Gazel : Dökülmüş yapraklar
Gebiç : Kenarı olmayan
Gecin : Ayıklanmış fasülye kabuğu
Geçi : Ğeçi, Pis kötü şey, kötü insan, domuz
Gedik : Gedük, Oyuk
Gegecen : Bir çeşit orak
Gelçek : Seyyar merdiven
Gelincik : Kediden küçük, fareden büyük
Gerevi : Dal eğmeye yarayan ucu bükük sopa
Gıbrağa : Kurbağa
Gıdık : Küçük yumurta sepeti
Gıran : Köyün ya da mahallenin genellikle merkezine yakın, boş ve düz arazi
Gırnap : Gınnap, İp
Gırklık : Koyun kırpma aleti
Gırkmak : Kırpmak
Gışmık : Hayvan tekmesi, çifte
Gıynak : Tekleme fındık gavsağı
Girebi : Küçük balta
Glik : Sacda yapılan küçük ekmek
Gofil : Kofil, Fıçı
Goğoz : Goğuz, Aralı, hafiften açık(kapı)
Gogil : Saçların örülüp, başın arka tarafına 2 parça halinde toplanmasıyla oluşan saç demetinin her biri
Gohnik : Kohnik: Yaşlı kimse, moruk
Golan : Odun taşırken sırta sarılan ip
Gostik : patates
Goşam : İki eli birleştirerek yapılan büyük avuç
Got : Kot , Eski bir ölçü birimi
Gölük : Hayvan sürüsü
Güçük Ayı: Şubat Ayı
Göğnü : İyice olmuş meyve
Göğnümek : Meyvenin kararıp yumuşaması
Göreslenmek: Göresi gelmek
Göz : Suyun çıktığı yer, kaynak
Gumbul : Büyük sepet
Guruş Taşı: Evin ateşliğindeki çıkıntı taşı
Guvak : Kepek
Guytak : Çukur, kuytu
Güman : Umut
Gübür : Küpür, Pislik ve toz kırıntısı
Gülk : Kuluçka
Güni : Güney
Güve : Tahta kurusu
Güvenek : Bir tür iri sinek
Güzine : Bir tür soba

-H-
Ha : Anlamda kesinliği artıran bir nevi önek
Haole : Böyle, şöyle, öyle
Habu,Haşu,HauBu, şu, o Habura : Haşura, HauraBura(sı), şura(sı), ora(sı)
Hacat : İhtiyaç
Haccak : Güzel
Haçan : 1) Madem 2) Ne zaman
Haçan ki : Ne zaman ki
Halefet : Muhabbet, sohbet
Halik : Küçük taş
Halpıtmak: Yoğurt yemek
Haltuk : Buzağının boynundaki ip tasma
Hapahap gelmek: Karşı karşıya, yüz yüze gelmek
Happak : Sade yoğurt
Harar : Büyük örme sepet
Harın : Dayanıksız
Harız : Boş bırakılan arazi
Harman :
Hartama : Çatıyı kaplayan tahta
Haset : Kıskanç, fesat
Haşindi : Tam şimdi
Haşlak : Yakıcı, kavurucu
Hatça : Hatice adının yöresel söylenişi
Havruz :
Havse : Hafize adının yöresel söylenişi
Hayana : Önden
Hayat : Evin girişi, antre
Helenpir : Külüstür, angaz
Helim : Halim adının yöresel söylenişi
Helle : Un çorbası
Henkimek : İhtiyarlamak
Hennük : Toprağı suya doyuran yağmur
Hepek : Gizli geçit kapağı
Heri :
Herk : Tarlaların sürülmesi işi
Hers : Hırsla karışık sinir
Herslenmek: Sinirlenmek
Hevlane : Küçük tencere
Heyiklemek: Hayvanın ürkerek kulak kabartması
Hılli : Göründüğü gibi olmayan, sinsi
Hıltak : Gevşek, tıkız olmayan
Hınkırmak: Sümkürmek
Hırp etmek: Örtmek
Hırtlamak: Ezerek parçalamak
Hışır : Eski, kırık dökük
Hızan : Çocuk ve torunlar
Hızar : Büyük testere
Hızım darı: Zayıf mısır
Him : Duvarın temelinin oturduğu çukur
Hirtik : Dirliksiz, fesat çıkaran
Holasa : Gelişigüzel yapılan iş
Hollamak : Ayıklamak, follamak
Honça :
Hemençe: Küçük yün torba
Hopalak : Tombul
Hopçurmak: Bir şeyin içine zıplayarak atlamak
Hopul : Unun tortusu
Hora geçmek: işe yaramak, hoşa gitmek
Horon : Kemençe ve tulum(gayde) ile oynanan yöresel oyunumuz
Horsa : Heves
Horsasını almak: Hevesini almak
Horsası geçmek: Hevesi geçmek
Hortik : Ayı yavrusu
Hoşkil : Kumar
Hoşgıran : Bir tür bitki
Hoşmak : Bir yemeğimiz
Hozan : Sık çalılık
Höl : Islak
Höldirik : Dandik, adi yapılı eşya
Hörelenmek: Kafa tutmak, dayılanmak
Höshöldüremük: Tadına varılamadan alelacele içilen çay
Höşül : 1) Bulanık sıvı 2)Çayın dip kısmı
Hulukçu gibi gezmek: Kalabalık bir halde ve çokça gezmek

-I-
Ihlamur :
Ilık :
Ilıştırmak:
Imımak : Isınmak
Imıklık : ne sıcak ne de soğuk
Irgamak : Sallamak, hareket ettirmek
Irganmak :
Irgat : Amele, işçi
Irıb : Yöntem, püf noktası
Islanmak :
Islık :
Istınka : Ağzına kadar dolu
Işgın : Fındık filizi

-İ-
İçlik : Gömlek
İç yağ :
İğde :
İğdiç : Eğri bacaklı
İkretmek : Tiksinmek, nefret etmek
İlenmek : Beddua etmek
İlif :
İlistir : Metal kevgir
İlkmek :
İlmek :
İmeci :
İn :
İndem : O kadar da
İp :
İrepata : Ekmek yapmaya yarayan yassı alet
İs :
İsiyin : Hüseyin adının yöresel söylenişi
İskembe :
İşmar etmek: Baş, göz ve elle işaret etmek
İt :
İyicene : Hepten, iyice
İzavra : Köle, amele
İzinname :

-K-
Kalaylamak:
Kakmuklamak: Yumrukla itip kakalamak
Kaliser : Şebinkarahisar
Kapmak :
Karakış Ayı: Aralık ayı
Kara lastik: Lastik ayakkabı
Karanlığa kalmak :
Karatağuk : Bir çeşit kuş
Karşılama : Kemençeyle oynanan bir Giresun oyunu
Katakulli: Oyun, üçkağıt
Katuk : Ayran
Kavuma : gitmek
Kaynarı : Ölmeyesice
Keçemen : Kertenkele
Keçibaş : Kafasının kenarları saçlı, ortası kel kimse
Kefe :
Kelçük : Meyve koçanı
Kelem : Karalahananın kökü, soyulup yenir
Keleplemek: Fırlatıp atmak
Keler :
Kelif : Basit baraka
Kemçük : Biçimsiz, çukurca
Keme : İri fare
Kemre : Hayvan gübresi
Kenef : Tuvalet
Kerinti : Tırpan
Kesek : Kötek, Kısa çubuk
Kesmük : Kösmük, Dövülürken savrulan tahıllar
Keşan : Yöreye özgü çubuk desenli şal
Keşgül : Su kabağı
Keşik : Sıra
Keşir : Meyvenin yenilmeyen kısmı
Keyfanı : Kocakarı, ihtiyar kadın
Kıble : Güneyden esen rüzgar
Kırklık :
Kırpmak :
Kışılamak :
Kıymık : İnce odun parçası
Kile : Eski bir ölçü birimi
Kiraz Ayı : Haziran ayı
Kiraz Duzlusu: Kirazı soğanla kavurarak yapılan bir yemek
Kirman : Yün eğirme aracı
KirkoTirizme: vurma aleti
Kittik : Küçük sabun parçası
Kodaman : Yaşlı ve zengin kimse
Kofil : Fıçı
Konuşuk : Laf, konuşulan şey, söz
Kopça : 1)Düğme 2)Kısa bacaklı kimse
Kopuk : Serseri, it gibi gezen
Korgon çorbası: Mısır çorbası
Koruk : İçi boş fındık
Köm : Ağır
Kömeç : Kuru ağaç parçası
Köstü : Köstebek
Köstere : Yuvarlak bileme taşı
Köz : İyi yanmış odun, kömür, kor
Kuma : Aynı erkekle evli kadınlar
Kurt atmak:
Küpbaş : Koca kafalı, kafası büyük
Küpü : Baltanın sırtı
Kül :
Külek kafalı: Koca kafalı, kafası büyük
Küllemek :
Kümbül :
Kürtük : Dağlarda yazın bile erimeyen kar yığını
Kürün : Sulama amacıyla içi oyuylmuş ağaç
Küskülemek: Gaza getirmek
Kütmek : Küçük tahta tabure
Kütük :
Küveç : güveç, Ağaçtan yapılmış kap

-L-
Laz armudu: Giresun'a has bir armut türü
Leftir :
Lobya : Lomya, Fasülye
Lobut : 1) Büyük değnek 2) Şişman ve iri adam
Löç : Çok ıslak, suya doymuş
Lülemek : Bir şeyin ucunu yontmak

-M-
Mabeyin : Oda
Macir : 1) Göçmen 2) Gürcü (Acaralı)
Macirce : Macirlerin konuştukları dil; Gürcücenin Acara şivesi
Mada : İştah
Mafir : Defa, kez, kere
Mahna : Sebep, semete
Mahnaliğin: Sebebine, sayesinde
Makluvat : Zayıf yabani hayvan
Makta : Orman kesim işleri
Malak :
Mam : Bir tür oyun
Mastı : Sepet çubuğu
Maraz : Ruhi hastalık, sıkıntı
Marşaba : Su kabı, maşraba
Maşat :
Mavzer : Tüfek
Mazı :
Medek : Dişi manda
Meğel : Küçük geniş çapa
Meh : Buyur, al
Mendabur : Aşırı derecede pis insan
Merek : Serenti'ye benzer yapı, ot saklanan yer
Merulcan : Taze diken ucu
Miyese : Meyse, Miyase adının yöresel söylenişi
Mısgıç : Cimri
Mısmıl : Uyuşuk, tembel
Misir : Bir çeşit domates
Mamali :
Momuli: Peynir kurdu, küçük böcek
Mostra : Mudara : Sağlam olmayan kalitesiz
Mugalif : Zayıf, dayanıksız
Mundar : Pis
Musmul :
Mühkem : Sağlam

-N-
Nacak : Küçük et doğrama baltası
Nal :
Namazlağ : namazlık, Seccade
Nebri :
Nene : Nine, babaanne ve anneanne
Nezük : Nezik, Güzel, tatlı

-O-
Obuz : Büyük su arkı
Okaru : Okarı, Yukarı
Orak ayı : Temmuz
Osmak : Kıyaslamak, vuruşturmak
Oslama : Boşuna
Oyrak : Çukur arazi

-Ö-
Ödlek : Korkak
Öğürsemek : Örsemek, İneğin boğa istemesi
Öklemek : Bağlamak
Örkenmek : Taklit etmek, özenmek
Örcünleşmek : İnatlaşmak
Ötürmek : 1) İshal olmak 2)Kötü kelimeler kullanarak konuşmak

-P-
Paçka : Küçük ev, serentiye benzer yapı
Padar : Çamın dış kabuğu
Pağaç : Külde yapılan ekmek
Pahal : Kıskanç, çekemeyen
Palak : Ayı yavrusu
Palan : İnce minder
Palaz : Bir fındık türü
Palas Pandıras: Apar topar, Patır kütür
Paldır :
Pancar : Karalahana
Papara : Dayak
Parabelli : Bir tür silah
Pasa : Habire, devamlı
Pattangoç : Bir çeşit oyuncak silah
Patoz : Fındık çekme makinası
Payandura : Destek
Paykırtmak: Kaçırmak
Pee : Taş duvar
Pelit : Meşe ağacının meyvesi, palamut
Pere, Bere: Koyun sağma yeri
Pervaz : Kapı, pencere kenarları
Pestil :
Peş : Ek, yama, arka
Peşgir : Havlu
Pezük : Pazı bitkisi ve yemeği
Pıddak : Patlamış mısır
Pıtırak : Dikenli tohumu elbiselere yapışan bir ot
Picali : Bezelye
Poğol : Poğul, Suda pişmiş mısır
Pontul : Pantolon
Port : Taranan yünün işe yaramaz bölümü
Pöstekisi Çıkmak: Pestili çıkmak
Pur : Sert kumlu toprak
Putana : Tahta turşu saklama kabı
Pür : Çamın iğne gibi olan yaprakları

-R-
Rafan gitmek: Çok hızlı ilerlemek

-S-
Sac :
Sacayak :
Sadır : Sidik
Sağrak : Yağ saklama kabı
Sahan : Bakır kap, tabak
Sakırca : Beyaz çiçekli, kökü yumurtayla kızartılarak yenen bir tür bitki
Sakattak : İnsana yapışan böcek
Saplıyak : Metal yemek kepçesi
Sarıca arı: Balsız bir arı türü
Sasuk : Tatsız
Say : Kır, düz olmayan taşlık yerler
Sazmak : Islak çimen, bataklık
Sef : Yanlış, hata
Seğiretmek: Fırlayıp koşmak
Semete : 1) Vasıta, sebep 2)Uyku mahmurluğu
Sepetbaş : İçi boş kafalı
Serenti : Yöreye has bir yapı, bir nevi kiler
Sıçan : Küçük fare
Sırappa : Sıraya dizili
Sırgan : Isırgan otu ve yemeği
Sibek başlı: Gıcık, aksi, inat Simelek : Uyuşuk
Simbelibitdik : Saklambaç
Sini : Sinmek : Saklanmak
Siron : Giresun'a has yufkadan yapılan yoğurtlu bir yemek
Sitil : Kulplu su kabı, bakraç, kova
Soyka : Hayırsız, kötü, belalı
Sökütmek : Üstünü başını çıkartmak
Söve : Kapı pencere kasası, çerçevesi
Söykenmek : Yaslanmak, Uzanmak, yatmak
Sulu Sepken: Sulu yağan kar
Suluk : Süzme konulan yer
Süflü : Pasaklı
Sümüç : Parmak boyunda ölçü birimi
Sümsük :

-Ş-
Şalak : Geçmiş salatalık
Şavgu : Şevki adının yöresel söylenişi
Şelek : Harar'ın küçüğü
Şenlik : Evin önünde yemeklik sebze yetiştirilen küçük bahçe
Şişek : Genç erkek koyun

-T-
Taflan : Kiraz'a benzer bir meyve,
Karayemiş, Anadolu'da Laz kirazı olarak da bilinir.
Taflan Tuzlusu: Taflan'dan yapılan Giresun'a has bir yemek
Takı atmak :
Takı takmak
Takkuma : Yöreye has bir kuş
Talanmak : Habire birşeylerle uğraşmak
Talaş :
Tam : Ahır
Tangıramak:
Taran : Sudaki taşın altındaki boşluk
Tas :
Tasal : Takatsiz, tembel
Tasattuk etmek: Dağıtmak
Taşkın : Sel
Tavuk mantarı :
Tay : Yük, parça
Taylanmak : Hazırlanmak
Tecen Peyniri: Giresun'a has bir peynir
Tehin : Çok hızlı hareket eden küçük bir hayvan
Tehin gibi: Atik olmak, eli çabuk olmak
Telis : Seyrek dokunmuş bir çeşit çuval
Teke :
Tekmük : Tekme
Tekne :
Tekne Gazuntusu: Son çocuk
Telaşiya Kalmak: Telaşa düşmek, telaşlanmak
Telef : Canı çıkmışçasına yorgun
Telef Tasal: Yorgun argın
Telesimek : Susamak
Tepmek :
Tepük :
Terek : Tahtadan raf
Tesbermek : Kurumak
Tezcek : Çok aceleci
Tevek : 1)Asma dalı 2) Soy
Tevekkel : Sakin, ganayaklı
Tez : Çabuk, hızlı bir şekilde
Tıkız : Sıkı sıkıya kapalı
Tıman : Don
Tırmıt : Mantar
Tırpan :
Tibal : Giyiminde çok titiz olan
Tili : Yemek seçen
Tirizme vurmak: Toprağı kazarak kökleri çıkarma
Tohum :
Tokalak :
Toklu : Kuzunun büyüğü
Tomruk :
Topur : Çoklu fındık çotanağı
Topuz :
Tosarmak :
Tosun :
Tulum : 1) Bir tür peynir 2)Giresun'da da kullanılan bir çalgı aleti, Gayde
Tutuşturmak :
Tuzluk :
Töngel : Bir tür muşmula
Tülemek : Oluşmak meydana gelmek
Tünek : Kuş tüyü
Tünemek :

-U-
Ufra : Hamurun yapışmaması için tahtaya atılan un
Ula : Bir hayret ve sesleniş nidası
Uluk : Pis, pasaklı,kötü kadın
Ulumak :
Unnama : Unlu lahana çorbası
Urgan :
Uruf olmak: Üzülmek
Uslu : Köyün ve ailenin büyükleri, sözü geçenleri
Usulca : Yavaşça
Uşak : Erkek evlat
Uyartmak : Uyandırmak

-Ü-
Übrük :
Üğrümek : Yavaşça sallamak
Üğüm : Fındık ocağı
Üğütmek :
Ürmek :
Üst :
Üşmek : Eşmek, eşelemek
Üveç : Yaşı gelmemiş erkek koyun

-V-
Vezne kantarı :
Vire : Daima, devamlı

-Y-
Yaba :
Yağlaş : Muhallebi
Yal : İnek yemeği
Yalak : 1) Hayvanların su içmesi için çeşme altlarında oluşturulan çukur yer 2.İnsanın sırtının ortasındaki çukurluk
Yalavu : Alev, kıvılcım, ateşin sıcaklığı
Yalavuz : Yalnız, tek başına
Yalmaç :
Yama :
Yar : Uçurum
Yara otu :
Yarma :
Yarmak :
Yarmança : Yarılmış odun
Yasan Olmak: Ortadan kaybolmak
Yaşar :
Yaşmak : Başörtüsü
Yavşu : Mısır tarlasında yetişen bir tür ot
Yavuncumak: Ezilip büzülerek yalvarıcı tavır alma
Yaykın : Kızılağaç
Yayık :
Yayla :
Yaylım :
Yayma :
Yaymak :
Yayuk : 1) Ayran 2)İçinde bu ayranın yapıldığı tahtadan ve uzunca eşya
Yazlatmak :
Yer elması:
Yerişmek :
Yer soğanı:
Yeylik : Hafif
Yesir : Ebelemece türü bir oyun
Yıkışmak :
Yitmek : Kaybolmak, gözle görünmez olmak
Yivtin : Bir bitki türü
Yokuş :
Yolcu etmek :
Yolluk : Kilim
Yolmak :
Yonca :
Yonmak :
Yosun :
Yuğurmak :
Yuka : Suyun derin olmayan kısmı
Yular :
Yumak :
Yummak :
Yunmak : Yıkanmak, çimmek
Yüğrük :

-Z-
Zabacca : Sabahleyin
Zağar : Uyuz köpek
Zara : Un yapılan mısır ve buğday
Zatiberi : Zaten, eskiden beri
Zeğele : Akşam, akşama, akşamüstü
Zembelek :
Zemheri ayı :
Zenget :
Zengetlemek :
Zıbıç : Sebze ve meyvenin sap kısmı
Zıpçık : Taze daldan yapılan bir çeşit müzik aleti
Zıpka : Yöreye özgü paçası dar, üstü bol pantolon
Zivzik : Küçük fare
Zorlu : Zollu, Güzel, güçlü kuvvetli
Zorunan : Zorla
Zote : Saklambaç oyununun yöredeki adı
Zumbuk : Yumruk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder